Navigasyon |
|
|
|
|
Web Master
|
|
|
|
|
|
|
|
Programlar
|
|
|
|
|
|
Aşk Ve Sevgi
|
|
|
|
Komedi City
|
|
|
|
|
|
Astroloji
|
|
|
|
|
|
MSN Köşesi
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sağlık & Yaşam
|
|
|
|
|
|
Siteniz İçin Karışık Kodlar
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Copyright © 2oo9 | By ZoRLu
|
|
|
|
|
|
Diyeti Bozdum Ne Yapacağım |
|
Diyeti bozanların çoğu, o diyete bitmiş gözüyle bakar. Oysa her şeyin başladığı nokta orası. Asıl beceri devam etmekte.Diyet yaparken, verdiğiniz her kilo size nasıl motivasyon sağlıyorsa, diyet listeniz dışındaki bir şeylerden atıştırıp diyeti bozmanız da o kadar cesaretinizi kırar. Diyet yapan hemen herkesin yaşadığı bir durumdur bu. Sonucu ise vicdan azabı, suçluluk duygusu ve kendiniz ile iradesizliğinize karşı hissettiğiniz öfkedir. Ve ardından şu düşünce beyninize çöreklenmeye başlar: "Ne yararı var ki?"
Tüm bunlar tanıdık geldi mi?
Diyeti bozmaktan kaynaklanan, kendinize yönelttiğiniz eleştirel duyguları daha da genişletip anlatmak mümkün, ama sanırım neden bahsettiğimi hepimiz biliyoruz. Sorunun anahtarı ise gene sizde, düşünme biçiminizi değiştirebilmenizde.
Diyet yapmaya bir oyun gibi bakabiliriz. Bazıları oyunu kazanç ve yenilgileriyle kabul ederken, bazıları için kaybetmek dayanılmazdır. Kaybedince de surat asıp bir kenara çekilip oyunu bırakırlar. Oysa kilo verme oyununda durum biraz daha farklıdır. Bir diyet programı uygularken, diyet listenizin dışına çıkıp, yememeniz gereken şeyleri yemek, mutlak bir son değildir ve kaybetmeyi getirmez. Ama tabii eğer hatanızı fark ettiğiniz yerde durmayı bilirseniz.
İşte size bir örnek: 3 haftadır diyet uyguluyorsunuz ve fevkalade bir başarı göstererek diyet listenizi harfiyen uyguladınız. Kendinizle gurur duyuyorsunuz ve harika hissediyorsunuz. Daha sonra arkadaşınızın doğum günü partisine gidiyorsunuz ve bir bardak şarap içiyorsunuz. Daha ne olduğunun farkına bile varamadan, yanınıza birisi gelip kanape tabağını burnunuzun dibine sokuyor ve o lezzetli şeylerden mutlaka denemeniz gerektiğini 100 kere tekrar ettikten sonra, kanapeleri ağzınıza tıkmaya başlıyor. Böylece daha 'Mutlu yıllar sana' diye şarkıyı söylemeye başlayamadan, kendinizi 4000 kaloriyi mideye indirmiş bir halde buluyorsunuz. 3 haftadır göz ucuyla bile bakmadığınız tatlılar, tuzlular ve pastalar sindirim sisteminizde eğlenceli ve mutlu bir yolculuğa çoktan çıkmış bulunuyorlar.
Bu esnada çoğumuz bu durumun nerede sonlanacağını düşünür. Aslında bu, tam da her şeyin başladığı noktadır. Öncelikle elde tutulur gerçekleri bir gözden geçirelim: Diyetiniz gerçekten de çok büyük bir yara mı aldı? Pek sayılmaz. Belki yarım ya da bir kilo aldınız. Ama bu, şimdiye kadarki başarınızın yanında fazla bir şey sayılmaz. Kaldı ki, yarım ya da bir kilo vermek sizin için problem değil. Daha kendiniz fark bile edemeden verirsiniz o yarım kiloyu.
Eee o zaman sorun ne?
Sorun ne yaptığımız değil, ona yüklediğimiz anlam. Onca çaba harcadıktan sonra, böyle bir kaçamak yaptığımız için kendimize o kadar kızıyoruz ki, kafamızın içinde düşünceler yıldırım hızıyla akıp gitmeye başlıyor. "İradesiz!" diyoruz kendimize. "Asla başaramayacaksın, hep ama hep şişko kalacaksın." Bunları düşündükçe daha da negatif oluyoruz, daha da aşağılıyoruz kendimizi. Buna çözüm olarak da diyete son vermeyi buluyoruz.
Oysa kaldığımız yerden devam edebilsek. Yapmamanız gereken bir şey yaptınız. Olsun. Tüm hayatınızı çöpe atıyor musunuz? Atmadığınıza göre, diyetinizi niçin bırakasınız ki? Unutmayın, oyunu kazanmanın yolu devam etmekten geçer, bırakırsanız tüm kazanma şansınızı boşa harcamış olursunuz. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|